Yazarlar

Piyasalar

Şirketler

Teknoloji

Öğren

Politika

DeFi

TV&Video

Podcast

Etkinlikler

Sponsorlu İçerik

Consensus Magazine

E-Bülten

Yazarlar

Bu Kriz Paranın Geleceğini Belirleyecek

Üç bankanın çöküşü ABD’deki bölgesel bankalardan para çıkışına neden oldu. ABD merkez Bankası ve İsviçre Merkez Bankası'nın destek ve kurtarma hamleleri 2008’in ve 2013’ün hatıralarını canlandırıyor.

18 Mart 2023 09:24

Güncellenme: 18 Mart 2023 09:30

Michael J. Casey

Michael J. Casey, CoinDesk'in baş içerik sorumlusudur. Casey, daha önce, dijital içerik için kaynak verileri geliştirmek üzere kurucu ortağı olduğu Streambed Media'nın CEO'suydu. Ayrıca MIT Media Labs'a ait Digital Currency Initiative'de kıdemli danışman ve MIT Sloan School of Management'ta kıdemli öğretim görevlisiydi. Casey MIT'ye katılmadan önce, küresel ekonomik meseleleri kapsayan kıdemli bir köşe yazarı olduğu The Wall Street Journal'da 18 yıl geçirdi. Casey, Paul Vigna ile birlikte yazdığı "The Age of Cryptocurrency: How Bitcoin and Digital Money Are Challenge the Global Economic Order" ve "The Truth Machine: The Blockchain and the Future of Everything" de dahil olmak üzere beş kitap yazmıştır. Casey, CoinDesk'e tam zamanlı olarak katıldıktan sonra çeşitli ücretli danışmanlık pozisyonlarından istifa etti. MIT Media Lab's Digital Currency Initiative ve The Deep Trust Alliance dahil olmak üzere kar amacı gütmeyen kuruluşlara danışman olarak ücretsiz görevlerde bulunuyor. Streambed Media'nın hissedarı ve icracı olmayan başkanıdır. Casey, Bitcoin sahibidir.

Twitter'da Takip Et:

@mikejcasey

Bundan on yıl önce Kıbrıs bankacılık krizinin yaşandığı dönemde bitcoin (BTC) denilen yeni bir dijital para biriminin yükselişi dikkatimi çekmeye başlamıştı. Kıbrıs’taki yerel otoriteler bankadan para çekmeye yüzde 10’luk bir vergi getirince insanlarda ister istemez bankalara bağlı olmayan bir dijital para fikrine sıcak bakma refleksi gelişmişti. 


Omkar Godbole’nin haberinde de görüldüğü gibi geçen hafta yaşananlar ile geçmişteki olaylara arsında paralellik kuran tek kişi ben değilim. ABD’li ve Avrupalı bankaların yaşadığı stres nedeniyle bitcoin’de ralli görülmesi bu önde gelen kripto paranın sansüre dayanıklı, aracıları devreden çıkaran özelliklerinin bir kez daha ön plana çıkmasına vesile oldu.


Ancak eğer bu olaylar kriptonun “Kıbrıs anıysa” şu anda bağlamın 2013’ten çok daha farklı olduğunu da göz önüne almamız gerekli. Şu anda kripto halkın gözünde çok daha bilinir (biraz negatif olsa da) olduğu için sektör bugüne dek karşı karşıya olduğu en büyük sınavı veriyor. Bu sınavın kapsamına mevcut finansal düzenle büyük bir mücadeleye girişmek de dahil.


Önümüzdeki ay Teksas, Austin’de düzenlenecek CoinDesk Consensus etkinliğine katılacak binlerce kişi sektörün fırsatlarını ve risklerini tartışacaklar. Görülen o ki ekosistemin önünde bu dönemden avantajlı çıkmak ve paranın geleceğini belirlemek adına dar da olsa bir fırsat penceresi mevcut. 


2008-2009’un hayaleti

Bitcoin’in 2008-2009 finansal krizinin hemen sonrasında doğduğunu hatırlayalım. Satoshi Nakomoto 3 Ocak 2009’da çıkardığı ilk bloğa o gün London Times’daki bir manşeti işlemişti: “Maliye Bakanı bankalara yönelik ikinci kurtarma paketini açıklama noktasında.”


Bu kriz paramızı kullanma ve ödemeler noktasından bankalara olan aşırı bağımlılığımız, ekonominin tamamının bu bankalardaki yatırımlar ve borçlardan etkilenir hale gelmesine neden oldu. Ayrıca birbirinin içine geçen kredi yapıları olan büyük bankaların “batmasına izin verilemeyecek kadar büyük” olma statülerini nasıl istismar ederek kullandıklarını gördük. Hükümetler için sürekli kurtarılması gereken bu yapılar asimetrik, yüksek getirili hamleler yapmaktan çekinmiyordu. Tüm bu olaylar sonunda Wall Street’in ve diğer önde gelen finans merkezlerinin demokrasiyi rehin aldığına şahit olduk. 


Şimdi çöken üç bankayla birlikte ABD’de yüzlerce bölgesel bankadan para çıkışları olmasından endişelenen ABD Merkez Bankası 2 trilyon dolar olduğu belirtilen bir destek paketi kurgularken İsviçre Merkez Bankası da Credit Suisse’le başlayabilecek bir salgını engellemek için 54 milyar dolarlık bir paket duyurdu. 


Fed’in ve FDIC’nin geçen hafta bir plan ortaya koymak için yoğun mesai yapmaları ve Silicon Valley Bank’deki binlerce şirketin hesaplarına erişim sağlayarak en azından çalışılanlarına maaş ödeyebilmelerine imkân vermek için planlar yapmaları bizi 17 Eylül 2008 tarihine geri götürdü. O günlerde yani Lehman Brothers bankasının batışından iki gün sonrasında şirketlerin nakit rezervlerini yönetmek için kullandıkları Ana Rezerv Fonu’nda para suyunu çekmişti. Benzer kısa vadeli para piyasaları fonlarında yaşanacak bir sıkıntının tüm ekonomiye yansımasından ve insanların maaş alamaz, şirketlerin ödeme toplayamaz hale gelmesinden korkulmuştu.


Buradaki tek benzerlik bu değil. Neden-sonuç ilişkisi de benzer. SVB’nin çöküşüyle o dönemde hayata geçirilen politikalar arasında çok da farklılık yok. 


2009’a bakıldığında ABD hükümeti oldukça bölünmüş durumdaydı ve büyümeyi geri getirecek bir maliye politikası konusunda bir uzlaşı yakalanamıyordu. Böyle bir ortamda Fed, uzun yıllara yayılacak bir “parasal gevşeme” programı açıkladı ve piyasaya para pompalamaya başladı. Bu para Silikon Vadisi odaklı girişim sermayelerinin ceplerine aktı ve onlar da paraları startup’lara akıtmaya başladılar. 


Bu şirketler de aldıkları paraları SVB’ye yatırdılar. Banka da bu kaynakları alıp Hazine tahvillerine ve devlet destekli mortgage tahvillerine yatırdı. Fed, Ocak 2022’den sonra agresif biçimde faiz artışlarına gitmeye başladı. Bu yaklaşım tahvil piyasasını dibe çekti ve riskleri hedge etmeme gibi ölümcül bir hata yapan SVB büyük zararlar yazmaya başladı. 


Şimdilerde korku daha küçük ölçekli bölgesel bankalara sıçrarken mudiler paralarını Wall Street’teki büyük bankalara taşıyor ve onları daha da büyük ve vazgeçilmez hale getiriyorlar. Yani bir dizi elit banker ekonominin bekçisi haline geliyor ve merkezi bir güç odağı oluşuyor. 


Kötü çocuk kripto

Bitcoin’in ana vaadi ve varlık nedeni ödemeler dünyasında aracıları ortadan kaldırmak ve para politikasını öngörülebilir bir çerçeveye çekmek oldu. Bitcoin, merkez bankalarının özel bankalar ile koordineli biçimde parayı yönetmesine alternatif bir model öneriyor ve geçen hafta yaşananlara benzer risklerden kaçınmayı vaat ediyor. 


Ancak şu anda Bitcoin ve kripto topluluğunun geri kalanı açısından haberler pek de iç açıcı değil.


Çöken üç bankadan ilki olan Silvergate’in faaliyetlerinin sonlandırılmasında önemli nedenlerden biri kriptoya aşırı odaklanmış olmasıydı. Bu durum ABD’li senatör Elizabeth Warren gibi kripto karşıtlarının cesaretlenmesine ve sektöre yönelik sert tedbirler alınmasını dile getirmesine zemin hazırladı. SVB olayında ise kriptonun rolü çok daha düşük olmasına rağmen bu eleştirilerin dile getirildiği görüldü. 


Ardından kriptoya yakın bir diğer banka olan Signature’a da el koyulmasıyla birlikte hükümetin düzenleyici kurumları etkileme gücünü kullanarak sektörü sıkıştırmak üzere bilinçli veya bilinçsiz bir çaba içerisinde olduğuna dair tartışmalar başladı. Kapatılan bu üç bankadan biri veya birkaçından bankacılık hizmeti alan kripto şirketleri alternatif bankalarda hesap açmaya çalıştıklarında genelde uyum bölümlerinin itirazıyla reddedilmişlerdi.


Her ne kadar New York Finansal Hizmetler Birimi Signature’ın kapatılmasının kriptoyla ilgisi olmadığını, ana nedenin yaşanan güven sorunu olduğunu belirtmiş olsa da insanlar kâğıt üzerinde çok sıkıntılı görünmeyen bir bankaya neden el konulduğunu pek anlayamadılar. Şu anda Signature’ın yönetim kurulunda bulunan eski temsilciler meclisi üyesi Barney Frank New York Magazine’e verdiği röportajda düzenleyici kurumların kriptoyu günah keçisi haline getirdiğini vurguluyordu. Reuters’in haberinde ise FDIC’nin Signature’ı alacak kurumun bankanın kripto işinin tamamen kapatmasını ön şart olarak koyduğu belirtiliyordu. (FDIC bu bilgiyi yalanladı.)


Yasal bir sektörü bu şekilde kara listeye almak gücü kötüye kullanmaktır. Eğer düzenleyicilerin (muhtemelen hükümetle birlikte) yapmak istediği buysa kriptonun buna karşı koymak için elinden gelen çok da bir şey yok. 


Bu arada, fiat-kripto para değişimlerinde hayati role sahip olan stabil paralar da bu fırtınaya yakalandılar. Circle Financial, USDC’ye dair rezervlerinin bir kısmının SVB’de tutulduğunu açıkladığında stabil paranın dolarla olan çıpası kayboldu. Bu durum çözümlense de Signature Bank’in kapanmasıyla birlikte Circle’ın 7/24 signet dolar mutabakat sistemini kullanamayacağı ortaya çıktı ve şirket BNY Mellon bankasının kapısını çalmak zorunda kaldı. 


Güç mücadelesi

Melek yatırımcı ve Myth of Money bülteninin yayıncısı olan Tatiana Koffman’ın dediği gibi: “Bitcoin tam da bu günler için var.” İnsanlar bankaların paralarını güvende tutamayacağını gördükçe Bitcoin’in vaadi daha da güçleniyor. Fed yönünü değiştirir ve faiz indirimlerine giderse ve dolar zayıflarda bitcoin’in önü daha da açılır. (Perşembe günü gelen verilerin ABD’de enflasyonun beklenenden daha iyi gelmesi güzel haber.)


Ben bu yaşananları karmaşık ve çok boyutlu bir güç savaşı olarak görüyorum. Böyle dönemlerde hükümetler paranın geleceğini belirleyecek yeni düzenlemeleri hayata geçirme noktasında daha da bir cesaretlenirler.


Bu yaşanan bankacılık çöküşleri ödemeler ile krize gebe rezerv bankacılığının ayrılmasının gerekliliğini bir kez daha gösterdi. Zaten stabil paraların olayı da bu.


USDC stabil parasının yaşadığı ufak çaplı sarsıntıyı göz önüne aldığımızda stabil para çıkaranların kendi rezervlerini üçüncü parti geleneksel bankalarda tutmak yerine bankacılık lisansı almaları gerektiğine dair argümanların da yüksek sesle dile getirildiğini görüyoruz. Wyoming merkezli Custodia Bank geçen ay bu yönde bir adım atsa da Fed tarafından reddedildi. Circle’ın da bir süredir bankaya dönüşme hedefi olduğu biliniyor. 


Peki bu model hayata geçerse geleneksel bankalar nasıl yanıt verecek? Sonuçta bu yeni kripto oyuncularının kendilerine akan mevduattan pay almaları hoşlarına gitmez. Ayrıç bu süper ucuz finansman kaynağının azalması yeni bir bankacılık krizini de tetikleyebilir.


Hükümetler merkez bankası dijital paraları (CBDC) üzerinden doğrudan bir kontrol sağlamaya giderler mi? Merkez bankalarının CBDC’leri kullanarak farklılaştırılmış ve hedefe yönelik faiz oranları uygulayabileceğini (hatta negatif faiz) ve böylelikle insanların paralarını geleneksel banklara yönlendirmelerini teşvik edebileceğini iddia eden görüşler var. 


Merkez banklarının önündeki risk ise bu tür hamleler karşısında insanların fiat paradan çıkıp ellerindeki varlıkları bitcoin gibi kripto paralara çevirmeleri. Böylelikle bitcoin fiat paraya alternatif hale gelebilir.


Tüm bunlar sonucunda bitcoin’in devletlerin resmi paralarına bir rakip olduğunu söylemek mümkün mü? Aslında değil. Yaşanan belirsizlikler nedeniyle fon çıkışı yaşanan gelişmekte olan ekonomiler El Salvador’un açtığı yoldan gidip bitcoin’i resmi para olarak kabul edebilir. Ancak büyük ekonomilerde resmi para kullanımının devam edeceği görülüyor. (Teknolojik olarak Bitcoin’in bir ödeme mekanizması olarak kendini ispat etmesi gerekiyor.)


Yine de Bitcoin’in resmi paraya bir rakip olarak var olduğu gerçeği hükümetlerin bazı şeyleri değiştirmesine vesile olabilir. Özellikle de Çin gibi büyük ekonomilerin paranın dijitalleştirilmesini bir rekabet avantajı olarak görüp kullanmaya başladığı bir dönemde…


Bu süreçteki önemli engellerden biri de kripto paralara dair genel algının geçen yıl yaşanan çöküşlerle birlikte negatif olması. Söz konusu olaylarda milyonlarca bireysel yatırımcı zarar etti ve kripto topluluğunun dolandırıcılar ve kendinden başkasını düşünmeyen ahbap-çavuş ilişkisindeki fırsatçılardan ibaret olduğu gibi bir izlenim oluştu. 


Para oyununda en temel bileşen güvendir ve parayı kullanan topluluğun inancı ve kredisi ile oluşur. Bankacılım krizi sonrasında devlete ve onun kurumlarına olan güvenin azalması olasılığı söz konusu. Ancak şu anda kriptonun güven sorunu daha büyük.


Parayı yeniden tanımlamaya yönelik bu savaş devam ettikçe kripto topluluğunun üyelerinin güven tesis edecek hamleler yapması elzem. Eğer bunu başarabilirlerse gelecek onların olur.  




Daha Fazla Oku

    kriptoDüzenlemelerBitcoin

Günün Gelişmeleri İçin E-Bültenimize Abone Olun

E-Bültenimize abone olarak onaylamış ve CoinDesk Türkiye ürün ve hizmetleri için iletişim kurulmasına izin vermiş olursunuz.


YASAL UYARI

Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

Michael J. Casey, CoinDesk'in baş içerik sorumlusudur. Casey, daha önce, dijital içerik için kaynak verileri geliştirmek üzere kurucu ortağı olduğu Streambed Media'nın CEO'suydu. Ayrıca MIT Media Labs'a ait Digital Currency Initiative'de kıdemli danışman ve MIT Sloan School of Management'ta kıdemli öğretim görevlisiydi. Casey MIT'ye katılmadan önce, küresel ekonomik meseleleri kapsayan kıdemli bir köşe yazarı olduğu The Wall Street Journal'da 18 yıl geçirdi. Casey, Paul Vigna ile birlikte yazdığı "The Age of Cryptocurrency: How Bitcoin and Digital Money Are Challenge the Global Economic Order" ve "The Truth Machine: The Blockchain and the Future of Everything" de dahil olmak üzere beş kitap yazmıştır. Casey, CoinDesk'e tam zamanlı olarak katıldıktan sonra çeşitli ücretli danışmanlık pozisyonlarından istifa etti. MIT Media Lab's Digital Currency Initiative ve The Deep Trust Alliance dahil olmak üzere kar amacı gütmeyen kuruluşlara danışman olarak ücretsiz görevlerde bulunuyor. Streambed Media'nın hissedarı ve icracı olmayan başkanıdır. Casey, Bitcoin sahibidir.

Twitter'da Takip Et:

@mikejcasey

Michael J. Casey, CoinDesk'in baş içerik sorumlusudur. Casey, daha önce, dijital içerik için kaynak verileri geliştirmek üzere kurucu ortağı olduğu Streambed Media'nın CEO'suydu. Ayrıca MIT Media Labs'a ait Digital Currency Initiative'de kıdemli danışman ve MIT Sloan School of Management'ta kıdemli öğretim görevlisiydi. Casey MIT'ye katılmadan önce, küresel ekonomik meseleleri kapsayan kıdemli bir köşe yazarı olduğu The Wall Street Journal'da 18 yıl geçirdi. Casey, Paul Vigna ile birlikte yazdığı "The Age of Cryptocurrency: How Bitcoin and Digital Money Are Challenge the Global Economic Order" ve "The Truth Machine: The Blockchain and the Future of Everything" de dahil olmak üzere beş kitap yazmıştır. Casey, CoinDesk'e tam zamanlı olarak katıldıktan sonra çeşitli ücretli danışmanlık pozisyonlarından istifa etti. MIT Media Lab's Digital Currency Initiative ve The Deep Trust Alliance dahil olmak üzere kar amacı gütmeyen kuruluşlara danışman olarak ücretsiz görevlerde bulunuyor. Streambed Media'nın hissedarı ve icracı olmayan başkanıdır. Casey, Bitcoin sahibidir.

Twitter'da Takip Et:

@mikejcasey

Fiyatları İncele

Kripto Varlık

Sosyal Meyda Trendi

Trendleri İncele

Trend Haberler

1
Coinbase: Yarılanma Sonrası Kripto Piyasasının Kaderini Makro Faktörler Belirleyecek

21 Nisan 2024 12:57

Kripto Varlık

Sosyal Meyda Trendi

Trendleri İncele

Kategoriler

Yazarlar

Piyasalar

Şirketler

E-Bülten

Politika

Teknoloji

Kripto Paralar

Hakkında

Hakkında

Kişisel Verileri Koruma Kanunu

Künye

Çerez Politikası

Reklam Verin

KVKK Başvuru Formu

İletişim

Kişisel Verileri Saklama ve İmha Politikası


Yasal Uyarı: Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

@2022 CoinDesk