Tüm bu olanlar kripto para endüstrisine olan güvenin zedelenmesine neden oldu. Bu konunun ivedilikle ele alınması gerekiyor.

Tüm bu olan biten içerisinde olumlu görünen bir nokta şu: Geleneksel finans dünyası (TradFi) bu tür büyük krizlerin içerisinde kendisine bir yön çizebildi. Wall Street’i İşgal Et hareketini ve Bernie Madoff’un muazzam ponzi sisteminin çöküşünü hatırlayalım. Bunlar sektörde hâlâ yankıları devam eden olaylardan birkaçı.

FTX’in iflası kripto dünyasında dalga etkisi oluşturuyor ve Binance ve Coinbase gibi diğer önde gelen borsaların da etkilenmesine neden oluyor. Bu yapılar mevcut şartlarda kriptonuzu depolamak ve saklamak için güvenebileceğiniz yapılar mıdır?

Şu anda bu soruya verilebilecek en iyi yanıt: “Olabilir.”

Kripto dünyasında bir güven sıkıntısı olduğunu söylemiştik. Finansal danışmanların müşterilerine, kripto paralarını ve varlıklarını nerede saklayacakları konusunda akıl vermeleri çok da kolay değil zira herkes için geçerli, mükemmel bir yanıtımız yok. Hangi hizmetin güven verdiğini anlamak kolay değil.

Güven konusu kripto gazeteciliği için de geçerli. Zira bu dünyada da kimin sözünün dinlenmesi gerektiğine dair bir belirsizlik mevcut.

Kripto gazeteciliği ve güven

CoinDesk, Ian Allison’ın kaleminden bir haber yayınlayarak FTX’in bilançosundaki sıkıntıları gözler önüne serdiğinde ve tüm bu çöküşün fitilini ateşlediğinde aslında bağımsız gazeteciliğin çok güzel bir örneğini sergiliyordu. CoinDesk’in üst şirketi Digital Currency Group (DCG) bünyesinde yer alan kripto işlem şirketi Genesis, bu haberler sonrasında oluşan ortamda çekimleri durdurmak zorunda kaldı ve düzenleyicilerin radarına girdi.

Ancak son günlerde gelen bazı haberlere bakıldığında kripto gazeteciliğine olan güvenin de azalmasına neden olacak gelişmeler görülebilir. Bu duruma mükemmel bir örnek geçen hafta yaşandı. Bankman-Fried’in kripto paralar dünyasında yayın yapan bir haber sitesi olan The Block’ı gizliden gizliye desteklediği ortaya çıktı. 

Kripto dünyasında haber yapan biz gazeteciler, bu dünyada doğru ve güvenilir haber yapmanın ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyoruz. 

Kripto gazetecileri son 20 yılın en agresif finansal pazarlama döneminin rüzgârlarına direnmek zorunda kaldı. Bu dönemde bazı startup’lar ve yerleşik şirketler kriptoda altına hücum hareketinin meyvelerini toplamaktan imtina etmediler. Gazeteciler olarak birçoğumuz bu yeni fenomenin içerisinde bilgi paylaşılabilecek en doğru ve güvenilir kaynaklara erişmeye gayret ederken kendi çıkarları adına konuşanlardan kaçınmak ve kendi ürünlerini öne çıkarmak için reklam silahını kullananlardan uzak durmak için çaba sarf ettik. 

Ayrıca çıkar çatışmalarıyla da karşı karşıya kalındı. Kripto yayınları, doğal olarak, kripto şirketlerinden gelen reklamlarla ayakta kalıyor. Ancak geleneksel habercilik dünyasında haber ile reklam arasında çok ciddi ve net bir ayrışma vardır.

Bu satırları okuduğunu web sitesi de reklam alıyor. Ancak bu reklamlar, benim yazdıklarımı zerre kadar etkilemiyor. İyi gazeteciliğin sadece gerçekleri aktarmak ve bıkmadan gerçeği aramak olduğunu unutmamak lazım ve hiçbir şey bunun önüne geçememeli. 

Güvensizliğin politik etkileri

Bankman-Fried’ın eli kolu dijital varlıklar sektörünün içindeki ve dışındaki birçok yere uzanıyor. Neyin yasal, neyin düzen içinde olduğunu anlamak hiç de kolay değil.

Şu bir gerçek ki kripto dünyasında azami dikkatle çalışan bizler dahil herkesin Sam Bankman-Fried’in FTX ile neden olduğu bu güven bunalımından doğrudan etkilenmesi kaçınılmaz. 

Bankman-Fried’in CoinDesk’in rakiplerinden The Block’ı fonladığı gerçeği medyaya olan güvenin dip yaptığı döneme denk geldi. Özellikle, sosyal medyada sansürün arttığı ve kamu ve siyaset yetkililer ile işbirliğinin azaldığı çevrimiçi mecralar söz konusu olduğunda güven konusu öne çıkıyor. 

Ancak SBF’nin etkisi bunlarla sınırlı kalmamış görünüyor. ABD’de Salı günü açıklanan federal iddianamede FTX’in müşterilerinin paralarıyla her iki partiden de politikacıların kampanyalarının fonlandığı görülüyor. Burada ama, kripto düzenlemeleri üzerinde etki oluşturmak.

ABD’de seçimlere ve siyasi kurumlara olan güvenin de git gide azaldığı bir dönemden geçtiğimizi de unutmamak gerekli.

Dikkatli olmak gerek

Çalkantılı bir yılı geride bırakmak üzereyken kripto sektöründe kimin doğruları söylediğini anlamak kolay değil. Sektörün nabzını tutmaya çalışan biz gazeteciler bile oldukça zorlanıyoruz. 

Bankman-Fried gibi şüpheli aktörlerin bilgiyi kirlettiği bir ortamda bilgi kaynaklarına olan güven de git gide azalıyor.

Yanlış bilgi konusu özellikle kripto dünyasında yatırım yapanların çok dikkat etmesi gereken bir nokta. Kripto fiyatları kadar yanlış bilgiye hassas bir alan yoktur. 

Token fiyatlarının belirlenmesinde etkili olan ağ etkisi ve işlem gücü gibi bazı somut unsurlar var olsa da token fiyatlarındaki ana belirleyici etkenin insanların algısı ve talebi olduğu çok açık. Ve insanların algısı kolaylıkla manipüle edilebilir. 

Bitcoin’in değeri gerçekten 17.800 dolar mı? Ether gerçekten 1.300 dolar eder mi? Finans alanındaki birçok soruya olduğu gibi bunlara vereceğimiz cevap da: “Olabilir” veya “duruma göre değişir” olacaktır.