Yazarlar

Piyasalar

Şirketler

Teknoloji

Öğren

Politika

DeFi

TV&Video

Podcast

Etkinlikler

Sponsorlu İçerik

Consensus Magazine

E-Bülten

Yazarlar

CoinDesk 10 Yaşında: Vitalik Buterin ve Ethereum’un Doğuşu

En fazla kullanılan blok zincirinin değiştirilemez olması gerekiyordu. Peki kuruluşundan bu yana neden bu kadar değişti?

11 Haziran 2023 11:18

Güncellenme: 11 Haziran 2023 11:28

Daniel Kuhn

Daniel Kuhn, CoinDesk Layer 2 için haber muhabiri ve yardımcı yazarlar editörüdür. Ayrıca The Node haber bülteni için günlük haber özeti ve haftada iki kez köşe yazarlığı yapmaktadır. Gazetecilikten önce, lisans öğrencisi olarak felsefe, lisansüstü okulda İngiliz edebiyatı ve bir NYU profesyonel programında işletme ve ekonomi muhabirliği okudu. Onunla Twitter ve Telegram @danielgkuhn üzerinden bağlantı kurabilir veya onu Urbit'te ~dorrys-lonreb olarak bulabilirsiniz. BTC ve ETH'nin sahibidir.

Twitter'da Takip Et:

@DanielGKuhn

Bu deneyi bir kez yapabilirsiniz. Ethereum gibi bir sistem bir kez başladığında sürekli ilerler, blok üzerine blok koyulur. Zaman geçtikçe sistem blok yüksekliğiyle ölçülen bir zaman yaklaşımı geliştirir. Sistem kullanıcı edindiğinde bir tarihçe oluşur. Kullanıcılar kayıt defterini “okur”, valide eder ancak bunları değiştiremezler. Ancak Ethereum’un tarihine bakıldığında birçok yeniden başlatmalar olduğu da görülür. 


Ethereum günümüzde en aktif (geliştirici sayısı açısından) blok zinciridir. Zincir üzerinde on milyarlarca dolarlık değer içeren finansal sistemler bulunur. Algoritmik stabil paralar, otomatik piyasa yapıcılar (AMM) ve benzer yapılar bir gün geleneksel ödeme ve finans kurgularının yerini alma potansiyeline sahip. Örneğin Visa 2021’de attığı bir adımla stabil para işlemlerinin mutabakatını Ethereum üzerinden gerçekleştirirken JPMorgan Ethereum’da bir çatallama yaparak Onyx’i hayata geçirmişti. 


Ethereum’un beş veya sekiz veya on beş (nasıl saydığınıza göre değişiyor) kurucu ortağından biri olan Vitalik Buterin Ethereum’un bu başarıyı hak ettiğinden pek de emin değilmiş. Buterin, 2017’de gerçekleşen ve yeni bir fonlama biçimi oluşturarak ETH’ın piyasa değerinin yarım trilyon doları geçmesini sağlayan ICO dalgası döneminde Twitter’daki bir paylaşımında şu soruyu ortaya atıyordu: “Bunu hak ediyor muyuz?” Dört yıl sonrasında, Ethereum’un değerinin sıçrama yaptığı bir dönemde Time dergisine röportaj veren Buterin, dijital varlıkların doğru hayata geçirilmediği taktirde distopik bir etkisinin olabileceğini vurguluyordu. 


Buterin her şeye baştan başlama şansı bulsa bazı şeyleri farklı yapar mıydı? Benim durumumdaki bir muhabirin bu soruya cevap vermesi hiç de kolay değil. Buterin konumu (ve iş yükü) nedeniyle e-postalara cevap vermiyor. Diğer kurucu ortakların çoğu da benzer durumda ya da Ethereum’dan hoş olmayan biçimde ayrılmışlar. Neyse ki dijital izler hâlâ erişilebilir durumda. Ethereum’un baş mimarı geride birçok podcast ve blog yazısı bırakmış. Antropologların tüm insanlık tarihini ve kültürünü kapsayacak tek bir çatı teori araması gibi ben de şu önermede bulunabilirim:


Buterin’in mutlu olduğunu düşünebilirsiniz.


Ethereum, kurucusunun biraz bezginlikten de kaynaklanan şüphelerine karşın kurucu ekibin başarmak istediği birçok işi başardı. Zincir dünyanın finansa ve teknolojiye dair bakışını temelden değiştirdi. Buterin, uzun zaman önce çektiği bir videoda Ethereum’u merkeziyetsiz uygulamalar (dapp) geliştirecek sansürsüz bir platform olarak tanımlamıştı. Bu oldukça genel bir tanım. Ancak Buterin’in meşhur ifadesiyle “genel amaca hizmet eden bir teknoloji” olduğunu ispat ettiğini söyleyebiliriz. 


Ethereum’a en başından katılan esneklik ve sergilenen uzak görüşlülük olmasaydı bunların hiçbiri mümkün olmayacaktı. Yolda öğrenilen acı derslerin de etkisi oldu. Ethereum değişmez olması gereken ama birkaç kez yeniden başlatılan ve değiştirilen bir zincirin hikâyesi aslında…  Bu hikâye, Buterin’in 2013’te fikri ortaya atmasıyla başlıyor ve 2014’teki ICO’da 18 milyon dolar toplanmasıyla hızlanıyor. Ethereum’un ilk iterasyonu 2015’te hayata geçirildi. Bir yıl sonra yaşanan The DAO olayından sonra sistem yeniden organize edildi. (Arkadaşım David Morris’in konuya dair yazısına buradan ulaşabilirsiniz.) 


Projeye hizmet edenler kısa süre önce Ethereum’un kodunu yeniden yazdılar ve yoğun biçimde enerji kullanan proof-of-work algoritmasından proof-of-stake algoritmasına geçiş yapıldı. Bu hamle ABD Kongresi’nden alkış aldı. Bu yeni zincire Ethereum 2.0 denmesi planlanıyordu ancak herkes Ethereum demeyi sürdürdü. Sadece Ethereum. 


Dönüp bu ağın kuruluş sürecine bakıldığında hızlı değişen bir sektörde nasıl kararlı olunması gerektiğine ve paydaşları dünyanın dört bir yanına dağılmış bir vizyonun nasıl hayata geçirileceğine dair önemli çıkarımlar yapılabilir. Bu, kitapları dolduracak tarzda bir hikâye. (Laura Shin ve Camilla Russo bu konuda kitap yazdılar.) Bu heyecan verici hikâye birçok kez manşetleri süsledi. Ancak kaleme aldığımız bu hikâye değişik bir şey yapmak istiyor: Sevgili okur bu hikâyenin sonu belli. Ethereum’da ne kadar değişiklik yaparsanız o kadar aynı kalıyor.


İtirazı olan var mı?


Kuruluş hikâyeleri

Rusya’da doğan Kanada’da büyüyen geliştirici Vitalik Buterin sırf eğlence olsun diye bilgisayar oyunları kodlayarak büyümüştü. Genelde kendi kendini yetiştirmişti. Bilgisayar bilimcisi olan anne-babası ona kolay programlama kitapları almışlar ve devlet okulunda okurken matematik kamplarına göndermişler. Buterin bilgisayar programlarını sahip olunan, kontrol edilen ve kolayca unutulan şeyler olduğunu öğrenmiş.


Çoklu oyunculu çevrimiçi oyun World of Warcraft’ın geliştiricisi Blizzard, Buterin bir ergen iken en favori karakterine el koyuvermiş…


Buterin, Wired’dan Morgan Peck’e verdiği röportajda bu olayın içinde bir şeyleri tetiklediğini söylüyordu. Bu lise öğrencisi dünyada güçlü karar vericilerin borusunun öttüğünü daha iyi anlamıştı. The Simpsons çizgi filmindeki kötü niyetli patron Mr. Burns’ün “Harika. Bugün kaç bin kişinin hayatını zehir etsem?” demesi gibi bir şey.


Bunun fazla “çizgi filmsel” bir düşünce olduğunu itiraf eden Buterin bir şirketin, bilgisayarın veya devletin yapabileceği herhangi bir şeyi “merkeziyetsiz” hale getirecek bir makine inşa etmeye dair bir fikre kapıldığını söylüyor. Böylece finansal anlamda hâkim durumda olanlardan gücü alıp Facebook ve Twitter’dan çok daha aydınlanmış sosyal ağlar kurmak mümkün olabilecekti. 


En azından Buterin’in Ethereum’a dair fikrinin arka planına yönelik anlattığı hikâye bu şekilde. Peter Thiel’e de aynı şeyi anlatıp anlatmadığını bilemeyiz. Ancak University of Waterloo’daki 19 yaşındaki bilgisayar mühendisliği öğrencisi Founder’s Fund bursu alıp okuldan ayrılmayı ve tüm gününü bu vizyona varmak için kod yazmaya ayırmayı başardı. 


Buterin, bu gelişme öncesinde 2013’te altı ay boyunca Amsterdam, Berlin, Londra, tel Aviv ve Batı Yakası’nda birçok kripto buluşmasına ve hacker etkinliğine katıldı. Burada Web 2.0’ın yoldan çıktığına inanan birçok kişiyle etkileşimde bulundu.


Buterin’in kurucu ortağı olduğu yayın Bitcoin Magazine’de bu döneme dair yayınlamam seyahat güncelerinde kimi zaman bir robot gibi olduğu söylenen Buterin’in bir muhabir kadar keskin bir gözlem yeteneğine sahip olduğu görülüyor.


“YARIN BERLİN’DEKİ BITCOIN GRUP TERAPİSİ” başlıklı esprili makaleyi ele alalım. Buterin makaleyi okuyan herkesi bitcoin ile ödeme alan bir bardaki buluşmaya davet ediyor. Gelen herkesin gruba “5-10 dakikalık bir konuşma yapabileceği” ve çalıştıkları projeleri anlatacakları bir format hayal etmiş. Ayrıca biraz güneşlenmeye dair planlar da yapmış.


Bu makale kendisinin yolculuğunun ortasında yazılmış olsa da Buterin’in Bitcoin fikrini tamamen kabullenmiş göründüğü son makalelerden biri. Bu tür konferansların zamanla daha “business” hale geldiği ve “altcoin tartışmalarının” çok yorucu olduğu belirtiliyor. 


Buterin’in Bitcoin’in sadece bir merkeziyetsiz para olmadığı ve bunun dışında kullanım alanları olduğu fikriyle tanışması da bu dönemlere denk geliyor. 


Detayları bilinmeyen bir nokta da Ethereum’a dair gerçek ilhamın nasıl geldiğidir. Bu, blok zincirlerini çatallamalarla ya da Bitcoin üzerinde katmanlamayla ölçeklendirmenin çıkmaz bir sokak olduğuna dair bir uyanış anı olmalı. Bitcoin’in daha hızlı bir versiyonunu (Litecoin gibi) istiyorsanız bunu sıfırdan geliştirmeniz gerekli.


Detayları tam olarak bilinmeyen bir diğer konu da Buterin’in Ethereum ismini nasıl bulduğudur. Buterin, The Defiant’tan Cami Russo’ya Wikipedia’da okuduğu “aether” maddesinden esinlendiğini söylemişti. Orta Çağ’da aether’in, tüm maddeyi ve uzay boşluğunu kaplayan ağırlıksız, şeffaf bir element olduğuna inanılıyordu. 


Ayrıca Ether isminde bir kimyasal element de vardı. Tüm bunlar aslında evrensel bir ağ yaklaşımına dair metaforlardı.


Russo “The Infinite Machine” kitabında, “Vitalik platformunun tüm uygulamalar için temel oluşturan bir ortam olmasını istiyordu. Tıpkı Orta Çağ’daki bilim insanlarının ether’i hayal ettikleri gibi” diyordu. 


Kibirli algoritmalar?

Buterin Ethereum fikrini 2013 yılında bir white paper’a aktardı ve 15 dostuna ve tanıdığına gönderdi. 


Cardano kurucusu Charles Hoskinson ve Bitcoin Magazine kurucu ortağı Mihai Alisie ilk beş resmi destekçi arasında yer aldılar. Birkaç ay sonrasında Buterin Miami’deki North American Bitcoin konferansında konuşma yaptığı günlerde bu white paper sınırlı bir grubun dışında da yayılıyordu. Bitcoin’in kıdemlilerinden Bruce Fenton Buterin’in çok da etkili olmayan sunumu sonrasında 40 kişi tarafından kuşatıldığını anlatıyor.


O anda Ethereum bir fikirden çıkıp bir girdap gibi hızlanan bir aksiyona dönüşüyordu.


Efsanevi İngiliz programcı Gavin Wood ağın kendine özgü programlama dili olan Solidity de dahil birçok ilk özelliği açıkladığı “Yellow Paper” çalışmasını gerçekleştirmişti. Wood, diğer bir deneyimli programlamacı olan Jeffrey Wilcke ve Buterin ile Ethereum’un ilk prototipini kurgulamış ve birkaç hafta içinde ağı yedi farklı programlama diline implemente etmişti. Buterin bir süreliğine Miami’de Kanadalı zengin web geliştirici Anthony Di Iorio tarafından finanse edilen bir mekânda konaklamıştı. 


(Her ne kadar Ethereum white paper’ında geçen birçok çekirdek kripto teknolojisinin -DAO’lar gibi- fikir babası Buterin olarak gösterilse de Wood’un belgelerinde “çoklu zincirli geleceği” şekillendiren Ethereum Virtual Machine gibi yapılar tarifleniyordu.)


Buterin ağ için teknik ve kurumsal senaryoların geliştirilmesi için ekibe kimlerin katılıp katılamayacağına dair kullandığı “kibirli algoritmadan” pişman olduğunu dile getiriyor. Buterin Naval Ravikant’ın popüler podcastinde bu algoritmanın özünde ilk gelen sırayı kapar mantığında olsa da zamanla Ethereum’un iç çemberinde tartışmalara neden olduğunu belirtiyordu.


En hareketli tartışmalardan biri de “açık ve serbest” bir yazılım projesinin kâr elde edip etmemesiydi. Örneğin Hoskinson kendisinin CEO olacağı bir kurumsal yapı talep ederken Buterin kâr amacı gütmeyen bir yapıdan yanaydı. Bu önemli bir konuydu zira sadece erken aşamada ABD’li kanun güçlerinin dikkatini çekmemenin yanı sıra projenin ciddi bir finansman ihtiyacı da vardı.


Bu noktada tarihsel kayıtlar bulanık ve birçok çelişki içeriyor. Ancak o günkü tartışmaların yara izleri bugün bile belirgin. White paper’ı ilk okuyanlardan biri olan Hoskinson Buterin’in Ethereum’u kâr amacı gütmeden yönetme fikrine karşı çıktı ve Cardano blok zincirinin ana şirketi olan IOHK’yı kurarak ayrıldı. (Laura Shin’in Ethereum’a dair kitabında belgelediği üzere Hoskinson’ın yıpratıcı kişiliği de bu bölünmede rol oynadı.) 


Bitcoin’i erken aşamada fark eden bir bankacı olan Joseph Lubin, Ethereum İsviçre GmbH (ETHSuisse) şirketini kurarak Ethereum’un erken aşama geliştirme işlerine ev sahipliği yaptı. Lubin, şu anda erken dönem çalışanlar tarafından dava ediliyor ve alması gerekenden daha fazla pay aldığı iddia ediliyor. 


Buterin yazdığı bir blog yazısında “ABD’deki ve İsviçre’deki kapsamlı hukuki süreçleri nasıl yönetmemiz gerektiğine dair hesapları doğru yapamadığımız bir gerçek. Ayrıca güvenli bir satış sitesi ve soğuk cüzdan sistemine dair zorlu teknik konuları da tam hesaplayamamışız” diyordu. Bu yazıda ETH’ın kitlesel satın süreci duyuruluyor ve Ethereum Foundation’ın kuruluşu açıklanıyordu. 


Foundation, 20 Temmuz-2 Eylül 2014 arasında gerçekleşecek ICO kampanyasının hukuki ve pazarlama süreçlerini götürecekti. Ayrıca bu satış Ethereum’a para yatıranların bitcoin gönderdikleri cüzdanı kontrol eden ETHSuisse tarafından organize edilecekti. Bu fonlama süreciyle ilgili ilk andan itibaren tartışmalar yaşandı. Örneğin ABD vatandaşları da bu alıma katılabilecekti ve bu durum Ethereum’u yasal olarak zora sokabilirdi. Kurumsal yapıyı satış sonrası tasfiye etme sözü verilmişti ve ilk 4.000 BTC’nin bu amaçla kullanılacağı söylenmişti.  


O ana dek yapılan ilk token satışı Ethereum değildi. Hatta ICO balonu döneminde 18 milyon dolar toplamış olsa da bu dönemdeki en büyük fon işlemleri arasında da değildi. Ancak altcoin tarafındaki ilk lansmanlardan biri olması önemliydi. İlk kripto para olan Bitcoin’in “adil bir lansman” yapmasının nedeni olarak geliştiricisi Satoshi Nakamoto’nun bir pay almadan kodu yayınlaması gösteriliyordu. Ethereum da böylesi bir yapıya benzer ama kurucularının, yasal kurgusunun ve şartlarının belli olduğu bir bağlamda lanse ediliyordu. Ethereum Foundation ağı ayağa kaldırmak için 72 milyon ETH token toplamıştı. 


ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC) Başkanı Gary Gensler bugünlerde ETH’ın menkul kıymet sınıfına girebileceğine dair sinyaller veriyor. Bu konuda federal kurumların da dahil olduğu yoğun bir tartışma devam ediyor. SEC’in Kurumsal Finans Direktörü William Hinman 2018 yılında yaptığı bir konuşmada Ethereum’un bir emtia olarak görülmesi için “yeterli seviyede merkeziyetsizliği” yakaladığını belirtmişti. Bu ifade kurumun o dönemki başkanının yaklaşımıyla da paraleldi ancak bugünlerde SEC bu ifade için Hinman’ın şahsi görüşü vurgusunu yapıyor. Yasal durum nasıl gelişirse gelişsin Ethereum Hinman’ın bu büyük hediyesinden ciddi biçimde faydalandı. Özellikle de kendisinden üç yıl önce hayata geçirilen Ripple’ın bugün düştüğü durum göz önüne alındığında bu daha iyi anlaşılıyor. 


Bu yılın başlarında New York Başsavcısı Letitia James kripto borsası KuCoin aleyhine bir dava açtı. Bu davada Ethereum’un konsensüs mekanizmasını değiştirdiği için artık menkul kıymet olarak görülmesi gerektiği ve bu durumun” belirli ölçüde merkeziyet” getirdiği gibi bir iddia vardı. Her ne kadar iddia Ethereum’un proof-of-stake mekanizmasını temel alıyor gibi görünse de aslında sistemin kuruluş yapısı vurgulanıyordu. 


Dava dilekçesinde, “Buterin ve Ethereum Foundation ICO döneminde önemli ölçüde ETH sahibi oldular ve bugün de önemli ölçüde ETH elde tutuyorlar” deniliyordu.


Topluluk tarafından fonlanmak Ethereum’un tarihçesinin önemli bir özelliğidir çünkü bir şekilde ağı ayağa kaldırmak gerekiyordu.


ETH’ın resmi, olarak nasıl sınıflandırıldığından bağımsız biçimde (elbette ki bu sınıflandırma sektörde önemli etkiler oluşturacaktır) bu varlık hakkında yapılan tartışmanın özü Ethereum’un kuruluş prensibiyle alakalıdır. Devlet kurumlarının değişimler yapabilmesi ve alınan kararları geriş döndürebilmesi “doğası gereği nötr” blok zinciri fikrini de yok edebilir. 


Sosyal konsensüs

Ethereum, Frontier adlı kodun implemetasyonu ile birlikte 30 Temmuz 2015’te hayata geçti. Yani Buterin’in white paper’ı yayınlamasından iki sene sonrasında… Ekip, Ethereum Foundation’a olan bağımlılığı azaltmak ve taze fonlamayı artırmak için blok ve gas konusunda sınırlamalar ortaya koydular. 


Erken dönem Ethereum geliştiricilerinden olan Stephen Tual bir yazısında, “Ethereum merkeziyetsizlik ve şeffaflık noktasında Genesis bloğunu indirilebilir kılmayacak ancak herkesin dosyayı oluşturmasına imkân verecek şekilde açık kaynaklı bir script oluşturacak” diyordu. Buterin o dönemlerde yazdığı bir blog yazısında “herkesin mekanizmanın adil olduğunu görebilmesi gerektiğini” vurgulamıştı. 


Buterin o günlerde bile Ethereum’un proof-of-stake algoritmasına geçmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu algoritma o dönemde test edilmemiş ve deneysel olarak algılanıyordu. Buterin proof-of-stake hakkında ilk kez 2013 yılında bir şeyler yazmıştı. Ethereum geliştiricileri Genesis blokunun lansmanından kısa bir süre sonra “zorluk bombası” adını verdikleri ve zaman geçtikçe madenciliği zorlaştıran ve daha az kârlı hale getiren programatik güncellemelere imkân veren bir fonksiyon hayata geçirdiler. 


Ethereum’u oluşturan sosyal konsensüs ağın erken dönemdeki sert çatallarında da görülebilir. Kod temelinin güncellenip güncellenmemesi konusunda tam anlamıyla bir “İç savaş” yaşayan Bitcoin’in aksine bu geri alınamaz güncellemeler, güncellemelerin geliştiriciler arasında belirlenmesine rağmen topluluğun da sürece dahil olabileceği izlenimi oluşturdu. Örneğin 14 Mart 2016’da ETH 12,50 dolar civarında işlem görürken “Homestead” çatalı gerçekleştirildi ve protokolün değişimi daha da kolaylaştırıldı.


Bu çatal bir anlamda Ethereum’un en önemli dönüm noktalarından biri olan The DAO saldırısından çıkışın da bir ön denemesi gibiydi. David Morris’in 20 Temmuz 2016’daki yazısında belirttiği gibi ETH sahiplerinin önüne bir sert çatal önerisi getirildi ve katılımcıların yüzde 85’i Ethereum’un saldırıdan önceki bir konumuna geri döndürülmesine onay verdi.


Bu anı bugün bildiğimiz anlamdaki Ethereum’un yeniden doğumu olarak nitelendirmek mümkün. Diğer yandan DAO saldırganınınkiler de dahil tüm işlemleri olduğu gibi tutan bir başka blok zinciri olan Ethereum Classic de hayatına devam ediyor. Ethereum Classic, bir sert çatalın kriptonun ana değerleriyle uyuşmadığını iddia eden destekçileri var. 


Buterin bu duruma farklı bakıyor. Lex Fridman’ın podcastinde değelere bağlı kalırken yeri geldiğinde fedakarlıkta bulunmaktan bahsetmişti. The DAO çatalı pragmatik bir çözümdü zira bir dizi durum bunu gerektiriyordu. Buterin, teknik açıdan bakıldığında saldırganın işlemlerini geri döndürmenin mümkün olduğunu söylüyordu. Daha da önemlisi ağ yeni doğmuştu ve ciddi bir potansiyeli vardı. Bu neden görmezden gelinsin ki?


Ethereum’un başından beri bakış açısı bu şekildeydi. Mantıklı insanlar fikir ayrılıklarına düşebilirler ve blok zincirleri bu fikirlere alan açmalıdır. 


Buterin, 2016 yılında yazdığı bir blog yazısında kripto uzmanları ile yapay zekâ araştırmacıları arasında daha yakın bir işbirliği kurulması gerektiğini söylüyor ve Ethereum üzerinde kurgulanan makineler hakkında yüksek seviyeli tanımlamalar yapıyordu.


Buterin, “Algoritmalar aptaldır ancak kontrol ettikleri sistemler oldukça akıllıdır” diyordu. Ethereum da aptal görülebilir ama etrafında akıllı kararlar alan insanlar mevcut. 




Daha Fazla Oku

    Ethereumvitalik buterin

Günün Gelişmeleri İçin E-Bültenimize Abone Olun

E-Bültenimize abone olarak onaylamış ve CoinDesk Türkiye ürün ve hizmetleri için iletişim kurulmasına izin vermiş olursunuz.


YASAL UYARI

Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

Daniel Kuhn, CoinDesk Layer 2 için haber muhabiri ve yardımcı yazarlar editörüdür. Ayrıca The Node haber bülteni için günlük haber özeti ve haftada iki kez köşe yazarlığı yapmaktadır. Gazetecilikten önce, lisans öğrencisi olarak felsefe, lisansüstü okulda İngiliz edebiyatı ve bir NYU profesyonel programında işletme ve ekonomi muhabirliği okudu. Onunla Twitter ve Telegram @danielgkuhn üzerinden bağlantı kurabilir veya onu Urbit'te ~dorrys-lonreb olarak bulabilirsiniz. BTC ve ETH'nin sahibidir.

Twitter'da Takip Et:

@DanielGKuhn

Daniel Kuhn, CoinDesk Layer 2 için haber muhabiri ve yardımcı yazarlar editörüdür. Ayrıca The Node haber bülteni için günlük haber özeti ve haftada iki kez köşe yazarlığı yapmaktadır. Gazetecilikten önce, lisans öğrencisi olarak felsefe, lisansüstü okulda İngiliz edebiyatı ve bir NYU profesyonel programında işletme ve ekonomi muhabirliği okudu. Onunla Twitter ve Telegram @danielgkuhn üzerinden bağlantı kurabilir veya onu Urbit'te ~dorrys-lonreb olarak bulabilirsiniz. BTC ve ETH'nin sahibidir.

Twitter'da Takip Et:

@DanielGKuhn

Fiyatları İncele

Kripto Varlık

Sosyal Meyda Trendi

Trendleri İncele

Trend Haberler

1
AB Parlamentosu, Kara Para Aklamayı Önlemeye Yönelik Yasa Paketini Oyladı

27 Nisan 2024 16:12

Kripto Varlık

Sosyal Meyda Trendi

Trendleri İncele

Kategoriler

Yazarlar

Piyasalar

Şirketler

E-Bülten

Politika

Teknoloji

Kripto Paralar

Hakkında

Hakkında

Kişisel Verileri Koruma Kanunu

Künye

Çerez Politikası

Reklam Verin

KVKK Başvuru Formu

İletişim

Kişisel Verileri Saklama ve İmha Politikası


Yasal Uyarı: Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

@2022 CoinDesk