FTX’in mevcut yönetimi hatırı sayılır bir miktar para toplamayı başardı. Havuzda biriken para bu kadar yüksek olunca borsanın tekrar faaliyete geçebileceğiyle ilgili açıklamalar bile yapılmıştı. Geçen hafta bu plan rafa kalktı. Havuzda toplanan para tüm kullanıcılara tam geri ödeme yapabilecek düzeye erişince, yeniden faaliyete geçmek yerine borçları kapatmak tercih edildi. 

Tam geri ödeme, FTX’in iflas sürecine girdiği anki fiyatlar baz alınarak yapılacak. Dolayısıyla kullanıcılar yine de günümüzdeki fiyatlara kıyasla daha düşük bir geri ödeme alacaklar. Yine de diğer örneklere kıyaslandığında geri ödeme almaları bile önemli bir olay. 

Yeniden faaliyete geçiş planları ise yatırımcıların isteksizliğinden kaynaklandı. Ciddi bir fonlama olmayınca FTX’i bir kez daha batırmaya gerek olmadığına karar verdiler neyse ki. Marka ismi doğal olarak artık kimsede güven çağrışımı yapmıyor ki bir borsa için sanırım en önemli şey güvenin sağlanmasıdır. 

FTX markasını çağrıştıran OPNX borsası da kısa bir süre önce faaliyetini sonlandırdı. Bu borsanın ana faaliyetleri, FTX alacaklılarının geri ödeme haklarını trade edebilmeleriydi. Yani geri ödeme kararını beklemeden hakkınızı satabiliyordunuz. Tabii çok daha ucuz bir miktar karşılığında gerçekleşiyordu satışlar. OPNX’in ana faaliyet alanı geri ödeme kararıyla birlikte sonlanmış oldu. Borsa da faaliyetleri sonlandırdı. 

Celsius Geri Ödemeleri 

Bir diğer geri ödeme, Celsius alacaklıları için başladı. Celsius, herkese tam geri ödeme yapacak kadar para toplayamasa da tatmin edici alternatif bir çözüm buldu. Şirketin havuzundaki 3 milyar dolarlık likidite, bazı alacaklılara nakit, bazılarına kripto para bazılarına da hisse olarak geri ödendi. FTX’e alternatif olan kısım hisse ödemeleri oldu. 

Celsius iflas etmeden önce zaten belirli bir boyutta BTC madenciliği yapıyordu. Şirkete ait cihazlar, Ionic Digital adlı yeni bir şirket açılarak oraya transfer edildi. Hut 8 madencilik şirketi, bu cihazların operasyonunu yönetmek için Ionic Digital ile 4 yıllık bir sözleşme imzaladı. Yani sürdürülebilir, riski düşük bir iş koluna sahip yeni bir şirket ve bu şirkete ait hisseler üzerinden ödeme yöntemi geliştirilmiş oldu. Dolayısıyla hem alacaklılar için hem de sektör için pozitif bir çözüm bulunmuş oldu.

Hacklemeler 

• Kodlardaki bir yuvarlama hatası nedeniyle Abracadabra platformunda teminat karşılığı basılabilen MIM adlı stabilpara karşılıksız şekilde basılmış oldu. Hacker, daha düşük bir teminatla olması gerekenden daha yüksek miktarda stabilpara üretmeyi başardı. Toplamda 6.4 milyon dolarlık bir zarar olduğu tahmin ediliyor.
  
  
• Gündemde sıkça dolaşan bir de XRP hacki var. Ancak sanılanın aksine bu hack Ripple ile ilişkili değil. Ripple yöneticilerinden Brad Garlinghouse’un kişisel hesaplarına erişmeyi başaran hackerlar 213 milyon XRP’yi borsalara aktarmayı başardı. Resmi soruşturma başlatıldı ve borsalara haber verildi. Tespit edilen bazı cüzdanlardaki varlıklar donduruldu. Kısacası, hack olayı doğru ancak Ripple’daki bir güvenlik açığından kaynaklanmıyor. Tamamen şahsi bir hata.

Zorunlu Mütevazılık 

Opensea, NFT rüzgarı başladığından bu yana tabiri caizse krallığını sürdürdü. Rakipleriyle arasında her alanda açık ara fark bulunuyordu. Bu başarısını taçlandırmak için fon toplamaya başlayan Opensea, bir kripto şirketinden beklenmeyecek şekilde bu fonları geleneksel yollarla topladı ve token çıkartmadı. Bu tercih o dönemlerde pek önemli gözükmüyordu çünkü ciddi bir rakip yoktu. Hatta toplanılan fonlarla o fark iyice açıldı. 

Blur’un ortaya çıkması ciddi bir başarı oldu ve platforma ait token üzerinden yaratılan hacim Opensea’ye ciddi bir rakip olmaya başladı. Bu hacmi desteklemek için başlatılan, NFT yaratıcılarına komisyon ödemesinin opsiyonel olup olmaması gibi her türlü tartışma Opensea’yi hep tereddütte bıraktı ve bu tereddüt şirketin sürekli itibar kaybetmesine yol açtı. Daha önce bir taraf seçmeden herkesi kucaklamayı başaran şirket bu sefer taraf seçerken bir oraya bir buraya savrulunca Blur pazar payını iyice arttırdı.

Geçen hafta, Opensea CEO yaptığı açıklamada şirketi satın almak için yapılacak tekliflere açık fikirle yaklaştıklarını açıkladı. Opensea markası halen güçlü olduğu için açıklama biraz şaşırtıcı ama yukarıda saydığım sebeplerden ötürü aslında pek de şaşırtıcı değil. Çünkü hacimlerde Opensea bırakın açık ara önde olmayı artık önde bile değil. Tacını kaybedince şirketin şöhretli günlerinden, mütevazi veya CEO’nun söylemiyle ‘açık fikirli’ dönemine geçiş yaptığını görmüş oluyoruz. Opensea satılır mı satılmaz mı tabii ki şu an böyle bir haber yok. Ancak sektörde önemli bir dönüm noktasını ifade etmek için bu röportajın önemli olduğunu düşünüyorum.