Bilgisayar oyunu sektörü Elden Ring adlı açık dünya rol yapma oyununun başarısıyla çalkalanıyor. Oyun piyasaya çıktıktan sonraki iki haftada 12 milyon kopya sattı. CNET’den Mark Sellers bu performans için “muazzam” diyor. Bu satış rakamı, tüm zamanların en çok satan oyunları arasında gösterilen Grand Theft Auto 5, Breath of the Wild ve Red Dead Redemption 2 gibi oyunlarla aşık atıyor. 

Elden Ring sadece büyük başarı elde etmekle kalmadı sektörün mevcut yaratıcılık normlarının da dışına çıktı. Bu oyun From Software’ın alışılmışın dışında oyun mekaniklerine sahip olan ve özellikle hikaye anlatımında deneysel uygulamalar ortaya koyan bir seri oyununun yedincisi. Bu oyunların tümü zor ve oldukça sıra dışı. Serrels bu durumu şöyle yorumluyor: “Elden Ring’in başarısı bir David Lynch filminin milyar dolarlık gişe yapması gibi bir şey.”

Dark Soul serisinin de aralarında bulunduğu erken aşama oyunlar oyun camiasının geneli tarafından “oynanması aşırı zor” olarak yaftalanmıştı.  Souls camiasındaki oyuncular ise bu eleştirileri küçümsüyor ve Souls oyunlarının “kasmadan “oynanmayacağını söylüyorlardı. Daha önceki Souls oyunları 2-6 milyon kopya gibi niş ama genele göre zayıf satışlarda kalmışlardı. 

From Software, zaman içerisinde buradaki deneyimi rafine ederek işin asıl vizyonuna zarar vermeden bazı kolaylıklar getirmeyi başardı. Şu anda tüm oyun dünyası önlerinde şapka çıkarıyor. Elden Ring’in başarısı bilgisayar oyunlarının yapılış biçimlerini dönüştürmekle kalmayacak tüm sektörün felsefisini de derinden etkileyecek. 

Tanıdık Geliyor mu?

Şimdi bu köşe yazısının anafikrine gelelim: Gerçeğin aşırı karmaşıklığı ve popüler kültür.  Bu yazıda bu felsefeyi kripto paralar ve Elden Ring özelinde ele alacağız.

Bu işler için biraz yaşını başını almış olabilirim. Ancak kripto ile Souls oyunları arasındaki benzerlik gözümden kaçmayacak kadar bariz. Bu iki epik proje neredeyse aynı dönemde hayata geçti. Bitcoinin ilk bloku Ocak 2009’da kazılırken ilk Souls oyunu Demon’s Soul da Japonya’da Şubat 2009’da piyasaya sürüldü.

Şimdi aslında yaratıcılık, vizyonun netliği, “erişilebilirlik” ve topluluk gibi noktaları vurgulamak isterim. Souls oyunları da kriptolar gibi rakiplerinin kreatif ve ideolojik yaklaşımlarının işe yaramaz noktaya geldiği bir zamanda hayata geçtiler. 2008 finansla krizi ve Web 2 operasyonlarının verileri toplayıp kullanmaya yönelik yaklaşımlarının tedirginlik oluşturması Bitcoin için şans oldu. Souls oyunları da Call of Duty gibi kolay oynanan ve uzun ömürlü AAA oyunların ve Ubisoft’un Assassin’s Creed gibi açık dünya oyunlarının arasında sessizce yol alıyordu. 

Elden Ring’in muazzam başarısı, uzun ve çoğu zaman yalnız geçen bir deneyleme ve geliştirme sürecinin, küçük ama dedike bir hayran kitlesinin desteğinin ve aşırı eleştirilerin sonucunda ve arasında kurgulandı. Bu eleştirileri yapanlar genel anlamda oyunları sevmeyenler veya oyunlara ilgi duymayanlar da değildi. Bunları bu tür oyunların varlığını kabul etmeyen kişilerdi. Bu oyunların tuhaf dünyası oyun sektörünün statükosuna bir saldırı olarak görülüyordu. 

Bu da Tanıdık Geliyor mu?

Elbette oyun dünyasında da kriptoda olduğu gibi eleştirileri yapanlar korku ve zafiyet odaklı söylemlere sarılıyorlardı. Algılayamadıkları bir şeyi reddediyorlardı. Buna en büyük örnek bazı eleştiri sahiplerinin Souls oyunlarına değişik zorluk seviyelerinin eklenmesine dair talepleriydi. Ancak bu kişiler, Elden Ring’le birlikte şunu anladılar: Souls oyunları bu işleri çok farklı bir bakış açısıyla ele alıyordu. 

Elden Ring’in bu başarısı eleştirenlerin duruma ne kadar yanlış yaklaştığını da bir kez daha gösterdi. Rakip stüdyolardan gelen eleştiriler de bunu pekiştirdi. Bunlar arasında iflas eden oyunları geliştirenler de vardı. Bu durum JP Morgan Chase CEO’su Jamie Dimon’un geçen yıl kripto için “dikkate almaya değmez” demesine benziyor.

Bu tür bir baskı Souls dehası Hideteka Miyazaki’nin geri adım atmasına ve Fallout’da veya The Division’da görülen anlamsız ödül toplama ve insanın beynini uyuşturan saçma görevler gibi mekaniklere meyletmesine neden olabilirdi. Aslında birçok kripto yapılanması da benzer baskılara maruz kalıyor ve kriptonun özündeki inovasyonlardan feragat ederek daha “kolay” ve daha geniş kitlelere hitap eden işlere yöneliyorlar. Birçok oyuncu bu zafiyetlerinden dolayı unutulup gidecek işlere imza atmaktan öteye geçemiyor.

Ancak Bitcoin ve benzeri bazı projeler kendi net vizyonundan taviz vermiyor. Uzun dönemde elde ettikleri başarının temelinde kitlelere istediklerini vermek değil kitlelerin ihtiyaç duyduğunun farkında olmadığı şeyleri yaratmak yatıyor. Bu yapılar, genel kabulleri reddetmenin yanı sıra büyük resmi göremeyen kişilerin itirazlarını da dikkate almıyorlar. 

Asıl iş hit olan bir şey yapmak değil. Asıl iş sizi eleştirenleri boşa çıkaracak bir efsane yaratabilmek.