Yazarlar

Piyasalar

Şirketler

Teknoloji

Öğren

Politika

DeFi

TV&Video

Podcast

Etkinlikler

Sponsorlu İçerik

Consensus Magazine

E-Bülten

Teknoloji

Ne Kadar Token, O Kadar Oy: DAO ve Oylama Sorunu

DAO'lar, topluluk üyelerinin ekonomik ve politik çıkarları arasında kabul edilebilir bir denge yakalayabilir mi?

11 Eylül 2022 07:26

Güncellenme: 12 Eylül 2022 15:55

Merkeziyetsiz otonom organizasyonlar (DAO), topluluk üyelerinin ekonomik ve politik çıkarları arasında kabul edilebilir bir denge yakalayabilir mi?

DAO’lar, hiyerarşik organizasyonlardan farklı olarak her topluluk üyesinin yönetimine katılım sağlayabildiği, akıllı sözleşmeler aracılığıyla önceden belirlenmiş bir takım kural doğrultusunda hareket eden blok zinciri tabanlı sistemlerdir.


Orijinal adıyla decentralized autonomous organization olarak bilinen bu sistemlerin bahsi, her ne kadar farklı bir tema içerisinde olsa da, literatürde 1990’lı yıllarda geçmeye başladı. Bu sistemlerin günümüzde kabul görmüş bağlamında ele alınması ise Bitcoin’in ortaya çıkmasından birkaç yıl sonra gerçekleşti.


DAO toplulukları sıklıkla ortak bir hedefler ve ilkeler çatısı altında bir araya gelen internet topluluklarıdır. DAO’lar, topluluk üyeleri tarafından token karşılığında alınan maddi kaynakları, herkesin gözetimine açık olan ortak bir havuzda kilitler. Topluluk üyeleri, havuzda toplanan tokenların ne şekilde (örneğin kamu yararını güden ya da ticari projeler için) kullanılacağı ile ilgili oy kullanabilir. Bu sistem, topluluk üyelerinin çeşitli oylamalara “demokratik bir şekilde katılım sağlayıp, (üyesi oldukları) örgütte [...] birinci sınıf vatandaş” olmalarını sağlıyor.


DAO’lar, hiyerarşik yapıları bertaraf etmenin ötesinde, topluluk üyelerine sundukları şeffaflık, erişim ve katılım hakları ile ön plana çıkar. CoinDesk Türkiye’ye konuşan NextDream CEO’su Onur Yüksektepeli’ye göre DAO’ların en önemli işlevi, şirketlerin de ihtiyaç duyduğu “kontrat, sözleşme vs. gibi organizasyon süreçlerini güvenli ve şeffaf” yapıyor olması.


Yıllar sonra yeniden gelen popülerlik

Dünyanın ilk merkeziyetsiz otonom örgütü, Ethereum blok zincirinde 2016 yılında hayata geçen The DAO’ydu. Topluluk üyelerinden 150 milyon dolar değerinde ether (ETH) toplayan The DAO, döneminin en çok kitlesel fon alan projesiydi.


O tarihte dolaşımdaki toplam ether miktarının %15’inin tutulduğu The DAO’nun 17 Haziran 2016’da 3,6 milyon ether değerinde hack saldırısına uğraması, hem projenin sonlanmasına hem de Ethereum blok zincirinin, Ethereum Classic’in ortaya çıkışı ile sonuçlanan bir hard fork yaşamasına yol açtı. 


DAO çalışmaları, bu olaylar yüzünden zarar görmüşse de, son yıllarda ortaya çıkan projeler DAO kavramının kayan bir yıldız olmadığını gösterdi. Bazıları her ne kadar amacına ulaşmamış olsa da ConstitutionDAO, Friends With Benefits, UkraineDAO gibi projeler, internet topluluklarının blok zinciri teknolojisini kullanarak belli bir amaç uğruna, demokratik bir şekilde kitlesel fonlama sağlayabileceğini ortaya koydu.


Her oy eşittir, bazı oylar daha eşittir

Bir DAO’nun ortak havuzunda tutulan paraların ne şekilde kullanılabileceği, o DAO için yazılmış akıllı sözleşme tarafından dikte edilir. Bu kurallar, topluluk üyelerinin ortak bir oylama sonucunda alacağı karar doğrultusunda değiştirilebilir.


Farklı merkeziyetsiz otonom organizasyonlar, üyelerine farklı esasları baz alarak oy hakkı tanır. DXdao gibi bazı projelerde oy hakkı, itibara dayalı olacak şekilde sunulurken, DAO’ların kullandığı en yaygın model token sahipliğine dayalı modeldir.


Bu modellerde, DAO’nun kendi tokenını satın alan yatırımcı/topluluk üyeleri, bu token sayesinde hem projenin topluluk üyelerine sağlayabileceği potansiyel getirilerden faydalanabilir hem de DAO’da oy hakkına sahip olur. Bu modelde izlenen “1 oy, 1 token” politikası, bir topluluk üyesinin sahip olduğu token miktarı ile onun sahip olduğu oy gücünün doğru orantılı olmasına yol açar. Bu düzen, bir topluluk içerisindeki toplam oy gücünün büyük çaplı token sahiplerinin (balinaların) lehine olacak şekilde küçük kesimlere yoğunlaşmasına sebep olarak merkeziyetsizliğe zarar verdiği ve potansiyel zaafiyetler yarattığı gerekçesiyle eleştiriliyor.


Katılım hakkı eşit; katılım, pek değil

DAO’larda tokena dayalı bir katılım modelinin benimseniyor olmasının en önemli nedenlerinden biri, bu modelin iki kanada dayalı bir etkileşim vadediyor olması. Bu kanatlardan biri, topluluk üyesini o topluluğun ekonomik değerini temsil eden dijital varlığın sahibi yaparak, o üyeyi ekonomik çıkar sahibi haline getiriyor. Öbür kanatta ise üye, token sahipliğinin ona verdiği politik güce dayanarak, projenin geleceğini ve dolayısıyla kişisel çıkarını ilgilendiren oylamalara katılım sergileyip, aktif bir üye olmaya teşvik ediliyor.


Sahip olunan token miktarı ile oy gücü arasındaki ilişki, tokena dayalı modellerdeki bu işlevin istenilen verimlilikte yerine getirilmesine engel oluyor. DappRadar ve Monday Capital iş birliğinde, merkeziyetsiz finans (DeFi) alanındaki birkaç DAO projesinin incelendiği araştırma, bu projelerdeki söz hakkının “yüksek ölçüde yoğunlaşmış” durumda olduğunu gösterdi.


“Bir sistemin yeteri derecede merkeziyetsiz sayılabilmesi için, (sisteme) katılım sağlayan token sahiplerinin/katılımcıların sayısına bir alt limit getirilmeli. Halihazırda uygulanan alt limitlerin çoğunda seçmen sayısına değil, atılan oy/token sayısına bakılıyor. Bu durum, ortaya (sistemle ilgili) kararların sayıca az olan bir grup token sahibi tarafından alındığı, ‘merkeziyetsiz’ sistemlerin ortaya çıkmasına yol açıyor.”


Tokena dayalı sistemin verimsiz çalışmasının sebeplerinden bir diğeri, politik kanadın zaman zaman ekonomik kanadın gerisinde kalıyor olması. Sahip olduğu oy gücünün, büyük çaplı topluluk üyelerininkine kıyasla kayda değmez olduğunu düşünen küçük çaplı topluluk üyeleri, DAO’da bir ekonomik çıkarları olmasına rağmen politik aktörlük üstlenecek kadar teşvik olmayabiliyor, bu durum cüzdanı kısıtlı olan çoğunluğun, cüzdanı kabarık olan azınlıkça gölgede bırakılmasına yol açabiliyor.


Politik teşviğin yalnızca küçük değil, büyük ölçekli topluluk üyeleri için de yetersiz kaldığı durumlar oluyor. Bazı DeFi projeleri, tokenlarını topluluk üyelerinin projenin yönetimine dahil olmaları karşılığında “ödül” olarak dağıtmaya başladı. DappRadar ve Monday Capital araştırmasına göre bu, topluluk üyelerinin tokenları “oy hakkı olarak değil, getiri kaynağı olarak görmesine” ve “birey odaklı bir tavır sergilemelerine” yol açıyor.


Tokensız bir yönetim modeli düşünmek mümkün mü?

Tokena dayalı yönetim modellerindeki bu sorunlardan bir kısmını yamalamak mümkün. Kurumsal Finans Uzmanı Murat Yılmaz, CoinDesk Türkiye’ye verdiği demeçte, “nitelikli vekil atama” sisteminden örnek verdi. Kullandığı oyda bir değer görmeyen veya oy verme zahmetine girmek isteyen küçük çaplı topluluk üyeleri, bu sistem sayesinde sahip oldukları oy hakkını yine o topluluk içerisindeki bir başka üyeye vekaleten atayabilir.


Yılmaz ayrıca bu modele karşı bir alternatif ararken, modelin uygulanacağı DAO’nun yapısını göz önünde bulundurmanın da önemini vurguluyor. Yılmaz’a göre kurumsal bir şirket gibi yapılanmış DAO’larda “payı fazla olanın oyu da fazla olmalıyken”; algokrasi tarzı bir yapılanmada “her paydaşın tek bir oy oranına sahip olup, delege belirleme yetkisi barındırması” gerekir.


Ethereum’un kurucularından olan ve 2014 yılındaki paylaşımlarıyla DAO kavramının günümüzdeki şekline kavuşmasına önemli yer oynayan Vitalik Buterin, ne şekilde olursa olsun, alternatif arayışını sürdürmek gerektiğini düşünüyor. Konuyla ilgili görüşlerini ağustosun başındaki ETHSeoul etkinliğinde de paylaşan Buterin, geçen yıl yaptığı açıklamalarda proof-of-personhood ve proof-of-participation sistemlerinden örnek vermişti.


Proof-of-personhood sistemlerinde “1 token, 1 oy” değil, “1 insan, 1 oy” modeli takip ediliyor. Bu sistemlerde, topluluk üyelerinin topluluk içerisinde politik aktör haline gelebilmeleri için bir birey olduklarını kanıtlamaları gerekiyor. Mayıs 2019’da kurulup Ocak 2020’e kadar devam eden Ethereum tabanlı HumanityDAO, bu sistemden faydalanmış, yalnızca kimliğini sosyal medya hesabını paylaşarak doğrulayan üyelere oy hakkı verilmişti.


 Proof-of-participation sisteminde ise yalnızca projeye belli başlı nitelikleri karşılayacak şekilde katılım sağlamış üyelere hak tanınıyor.


Buterin, tokena dayalı modelden uzaklaşmak için bunların haricinde hem topluluk üyelerine daha çok esneklik tanıyacak, hem ekonomik çıkarın baskınlığını destekleyecek (itibar sistemi gibi) hibrit sistemlerin denenebileceğini düşünüyor. Vitalik Buterin’in üstünde vurgu yaptığı nokta ise, denemeye devam etmenin önemi:


“Bugün yapılabilecek en önemli şey, merkeziyetsiz yönetimin sadece coine dayalı bir oylama (modeli) ile sağlanabileceği düşüncesinden uzaklaşmaktır. Coine dayalı oylamalar cezbedici gözüküyor çünkü sanki tarafsız bir modelmiş gibi duruyor: İsteyen herkes gidip Uniswap’in yönetim tokenını alabiliyor. Ama coine dayalı oylama modelinin günümüzde güvenli gözükmesinin sebebi, belki de tam olarak tarafsızlık noktasındaki eksikliklerinden kaynaklanıyordur.”


DAO’larda söz sahibi olan topluluk üyelerinin, söz sahibi oldukları DAO ile bağlantılı olmalarının önemini vurgulayan Yüksektepeli’ye göre tokena dayalı modelden uzaklaşılsa dahi, bu sürecin “yavaş ve kontrollü” şekilde yürütülmesi gerekecek:


“Her yeni teknolojide olduğu gibi DAO’lar da bir çok teknoloji ve yöntem deneyecekler. Evet şu anda elinde fazla token olan kişiler sisteme daha hakim olsada, aslında şu ana kadar düzgün çalışan yapılara baktığımız zaman, elinde fazla token bulunduran kişiler organizasyon ile ilişkisi olan kişilerdir. Aslında DAO’ların tüm süreçlerinin oylamaya açılması da doğru bir yöntem değildir. Çünkü siz dışardan organizasyonu izleyen kişilere belkide süreç hakkında hiçbir bilgi olmadan oylama yetkisi veriyorsunuz. Bu süreç yavaş ve kontrollü olmalıdır. Bir DAO ilk anından itibaren tüm süreçlerini topluluğa açmak zorunda değildir. Ama yeni denenen oylama yöntemleri ile bu sistemin olması gereken şeklin alacağına inanıyorum.”

Günün Gelişmeleri İçin E-Bültenimize Abone Olun

E-Bültenimize abone olarak onaylamış ve CoinDesk Türkiye ürün ve hizmetleri için iletişim kurulmasına izin vermiş olursunuz.


YASAL UYARI

Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.


Ömer Sakmar

Kripto paralar hakkında yazmaya 2017'de, Koin Bülteni'nde başladı. Şu anda CoinDesk Türkiye için dijital varlık ve blockchain regülasyonları ile politikaları, şirket stratejileri, akıllı sözleşme ürün ve araçları ile ilgili derlemeler yapıyor. Kişisel portföyünde halihazırda ETH ve UNI bulunuyor.

Fiyatları İncele

Kripto Varlık

Sosyal Meyda Trendi

Trendleri İncele

Trend Haberler

1
Memecoin’e Olan Talep Her Zamankinden Daha Güçlü

9 Mayıs 2024 15:54

Kripto Varlık

Sosyal Meyda Trendi

Trendleri İncele

Kategoriler

Yazarlar

Piyasalar

Şirketler

E-Bülten

Politika

Teknoloji

Kripto Paralar

Hakkında

Hakkında

Kişisel Verileri Koruma Kanunu

Künye

Çerez Politikası

Reklam Verin

KVKK Başvuru Formu

İletişim

Kişisel Verileri Saklama ve İmha Politikası


Yasal Uyarı: Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

@2022 CoinDesk