İngilizce'de "pitch" kelimesi, bir şeyi tanıtmak, satmak veya bir fikri özetlemek anlamında kullanılır. "Deck" kelimesi ise aslen kart destesi anlamında kullanılır. İş dünyasında ise, bir sunumda kullanılan slaytlar seti anlamına gelir. Bu iki kelimenin birleşimiyle oluşan "pitch deck" terimi, girişimcilerin projelerini kısa ve etkili bir şekilde sunmak için hazırladığı sunumlar anlamında kullanılmaya başlanmıştır.

Her girişimin nihai amaçları arasında fikirlerine güç katacak bir yatırımcıya ulaşmak vardır. İşin en zor kısımlarından birisi de bu çünkü yatırımcılar, her gün sayısız girişimi değerlendirir ve bu süreçte, dikkatlerini çekmek için yalnızca dakikalarınız vardır. İşte bu yüzden etkili bir pitch deck hazırlamak, girişiminizi en iyi şekilde sunabilmeniz için kritik önem taşır.

İlk İzlenim Her Şeydir

Yolcuğumuz esnasında yüzlerce pitch deck görme şansına eriştik. Fakat bu pitch decklerden kaçı iyiydi? Burada şunu düşünmek oldukça olası -Kime göre iyi? İyi herkese göre değişir burası çok doğru fakat bazı altın standartlar vardır ki bunların en başında gelen “ölçü”. Evet belki içeriğiniz oldukça iddialı fakat yatırımcı, ona sunduğunuz bu sunumda da titizliğinizi ve özeninizi arıyor. 

Örneğin, slaytlarınızda kullandığınız görsellerin kalitesi, metinlerin okunabilirliği, bilgilerin sıralanışı gibi detaylar, sunumun profesyonelliğini gösterir. Yatırımcılar, sadece ne söylediğinize değil, bunu nasıl sunduğunuza da büyük önem verirler. Bir sunumun düzensiz ya da aceleyle hazırlanmış gibi görünmesi, işinizle ilgili özeni ve dikkati sorgulamalarına yol açabilir.

Bu yüzden pitch deckiniz sadece bir bilgi aktarım aracı değil; aynı zamanda işinize ne kadar bağlı ve hazırlıklı olduğunuzun bir yansımasıdır. Unutmayın, ilk izlenim kalıcıdır ve titizce hazırlanmış bir pitch deck, işinizin ne kadar profesyonel olduğunu ve vizyonunuzu ne kadar ciddiye aldığınızı ortaya koyar. Peki nelere dikkat etmeli?

Sorun Tespiti

Birçok başarılı ürün veya hizmet bulunduğu alandaki sorunları tespit edip inovatif ve kapsamlı çözümler ürettiği sürece başarısını ve sektördeki konumunu koruyabilir. Kimi zamansa tamamen başarılı marketing stratejileri ile bir soruna çözüm üretmeksizin başarılı olabilir ama bu çoğunlukla büyük bütçesi olmayan kurum ve kuruluşlar için pek mümkün değildir. Özellikle ilk adımlarını atmakta olan ve giderek piyasadaki talebi karşılamaya yönelik çabasını arttıran bir ürün veya hizmet sağlayıcısıysanız ürün odaklı değil sorun odaklı ilerlemek ve bu sorunu sürekli doğrulayıp pekiştirerek ilerlemelisiniz.

Problemin Çözümü ve Çözüm Şekli

İnsanlık olarak günlük hayatlarımız birçok sorundan ibarettir. Verimsizlik, para kayıpları, zaman kaybı gibi konular özellikle işletmeler için en büyük problemlerin başını çeker. Bu nedenle özellikle b2b bir ürün veya hizmetseniz tespit ettiğiniz sorunun doğrulunu mutlaka alanında çeşitli uzmanlık seviyelerindeki insanlarla tekrar tekrar değerlendirmeniz problemin çözümüne yönelik yaklaşım başarınızı ciddi oranda etkileyecektir. Kimi zaman çözülmesi çok basit gözüken problemler işletmeleri ciddi kayıplara itebilir bu doğrultuda özellikle ürün veya hizmetinizi pazarlarken üretebileceğiniz en hızlı ve en efektif aynı zamanda anlaşılması kolay çözüme yönelmelisiniz. Özellikle pitch deck sunumunda korku faktörünü mutlaka kullanmalısınız ürününüzü veya hizmetinizi kullandıklarında onlara nasıl bir fayda sağlayacağınızdan çok kullanmadıklarında ne kaybedecekleri düşüncesi müşteriyi ve dolaylı olarak da yatırımcıyı teşvik edecektir.

Misyon, Yol Haritası ve Piyasanın Durumu

Yola çıktığınızda rotanızın nereye dönük olduğunu tam anlamıyla bilmeseniz de tahmini olarak kestirebilmelisiniz bu süreçte birçok bilinmez sizi beklese de yolda ne gibi engellerle karşı karşıya olduğunuzu bilmek ve bunların aşağı yukarı ne kadar sürede çözüleceğini bilmek ekibiniz ve yatırımcınız için çok önemlidir bu planlamaların sistematikliği özellikle deneyimli yatırımcılar için çok önemli noktalardır. Bunları tespit etmeden risk ve kazanç hesabı yapmak çok güç olacaktır. Bu nedenle içerisinde bulunduğunuz piyasanın temel dinamiklerini ve aşağı yukarı hareketlerini iyi hissedebilmek bir proje için çok hayati bir işlevdir. Bu sezi çamurunu şekillendirip bir heykele çevirmek ve her aşamada yontmak proje ekibinin başarısı için olmazsa olmazdır.

Cognitive overload (Bilişsel Aşırı Yüklenme)

Cognitive overload, aynı anda çok fazla bilgiyle karşıdaki kişinin kafasının karışması ve bu nedenle önemli noktaları kaçırması veya anlaması gereken bilgileri işleyememesi durumudur. Bu, pitch deckinizin etkinliğini ciddi şekilde azaltabilir. Cognitive overload'u önlemek için, daha yalın içeriğin kontrastının korunduğu bir formatta görsellerinizi konumlandırmalısınız.

Dizayn ve marka kimliği

Dizayn ve marka kimliğine sahip, belirli kalıplar içerisinde tutarlılık sağlayan her türlü tasarım çok daha kaliteli ve çok daha ilgi çekici karşılanacaktır. Çoğu zaman üretilen çözümden ziyade bu çözümün nasıl üretildiği en az sorunun temeli kadar yatırımcı ve kullanıcı gözünde önemlidir bu nedenle bir tasarımcı desteği almak ve bu uyumluluğu sürekli sağlamak sürecinize katkı sağlayacaktır.

Tutkuyla bağlanmadan geri bildirimlere açık olun

Hiçbir ürün veya hizmetin mükemmel olamayacağını her zaman hata yapabileceğinizi her zaman göz önünde bulundurun ve mükemmeli aramayın. Sürekli erişebildiğiniz herkesten geri bildirim almaya çalışın. Asla projenizin kötü yanlarını savunmayın onlara çözümler üretin, eksiklerini tespit edin bu süreçte siz de projeniz de gelişiyor olacaksınız.

Yine En Sona Kalan Kısım: Yasal Uyum

Bu yazıda da özellikle sona bıraktığımız gibi hukuk maalesef her girişimcinin en sona bıraktığı ve her zaman kaçmaya çalıştığı fakat eninde sonunda yüzleşmek zorunda kaldığı bir gerçektir. Başlangıçta işin heyecanı, ürün geliştirme, müşteri kazanma ve büyüme stratejileri ön planda olurken, yasal uyum genellikle bir "detay" olarak görülür. Ancak, işin bu yönü görmezden gelindiğinde, karşılaşılabilecek sorunlar sadece maddi değil, aynı zamanda itibar açısından da ağır sonuçlar doğurabilir.

Yatırımcı açısından da bu durum benzerdir. Siz her ne kadar projenizi önemli bir parçanız olarak görüyor olsanız da birçok yatırımcı için yalnızca iyi veya kötü bir yatırımdır ve yatırımlar da güvenli bir zemin ister.

Yasal uyum, yatırımcılara projenizin sağlam temeller üzerinde yükseldiğini, risklerin minimize edildiğini ve büyüme sürecinde öngörülebilirlik sağlandığını gösterir. Bu yüzden yatırımcılar, yasal süreçlere ve uyum düzenlemelerine büyük önem verir. Eğer girişiminizin hukuki alt yapısı zayıfsa, en iyi fikir bile onların gözünde riskli bir yatırıma dönüşebilir.