Açık bankacılık, sektör paydaşları arasındaki işbirliğini artırmak, verinin sahibinin veriyi saklayan değil tüketicinin kendisi haline getirmek, bankacılık sektöründeki rekabeti ve inovasyonu artırmak ve bu şekilde tüketiciler için daha iyi ürün ve hizmetler ortaya çıkmasını sağlayacak. Dünyadaki uygulamalara baktığımızda hem şahıslara hem de şirketlere yönelik farklı ve inovatif uygulamalar görüyoruz. Bunların içerisinde abonelik ödemelerinin yönetimi, ürün pazar yerleri ve karşılaştırma platformları için yeni fırsatlar, kişisel finans yönetimi, kişisel borç yönetimi, hesaptan hesaba ödemeler ve kredi skorlama için verinin zenginleştirilmesine yönelik uygulamalar bulunuyor. 

Kişilere yönelik inovatif uygulamalarından bir tanesi açık bankacılık API’larını kullanarak kişilerin harcama bilgilerini tüm bankalarından toplayıp kişilere özel tasarruf fırsatlarının listelenmesi. Mesela, Avrupa’da kişinin banka hesabı veya kartından ödediği elektrik, telefon ve diğer faturalarını inceleyerek tedarikçi değiştirmesi sonucunda elde edebileceği tasarruf ile ilgili tavsiyelerde bulunan FinTech’ler ortaya çıktı. FinTech’lerin dışında dünyada ürün karşılaştırma platformlarının da açık bankacılık API’larını kullanarak benzer tavsiyelerde bulunduğunu gözlemliyoruz. 

Şirketlere yönelik inovatif uygulamalardan bir tanesi de muhasebe programlarının kesilen faturanın üzerine bir ödeme linki yerleştirmesi. Faturayı alan firma bu ödeme linkine tıklayarak “açık bankacılık” ödeme başlatma özelliğini kullanmak suretiyle ödemeyi şirketin banka hesabından hızlı bir şekilde yapabiliyor. 

Önümüzdeki dönemde dünya genelinde dijital anlamda inovasyon yetkinliği kuvvetli olan Türkiye finansal ekosisteminde yenilikçi yaklaşımlar görmeyi bekliyoruz. Bununla birlikte, açık bankacılık ile ilgili yasal altyapının oluşması ve standartların belirlenmesi ile açık bankacılık konusunda gelişmeler hızlanırken, açık bankacılığın bankalar için hem fırsat hem de tehdit olacağını söyleyebiliriz. Ekosistem oluşturma konusunda yol alan bankalar için açık bankacılık, ekosistemi daha da geliştirip müşterilerle olan ilişkileri güçlendirme konusunda bir fırsat oluşturabilecek. Verinin paylaşımının yaygınlaşması ile oluşan zengin verinin, veriyi işlemek ve içgörüler oluşturmak konusunda bankalar için önemli fırsatlar sunduğunu düşünüyoruz. 

Açık Bankacılığa yönelik kabul edilmiş yaklaşımların yanında açık bankacılığın blok zincir üzerinde çalışması ile ilgili de teorik tartışmalar devam ediyor. Açık Bankacılık’ın temelinde olan müşterinin verisinin müşteriye ait olması ve standart APIların ile veriye erişime izin verilmesi blok zincir felsefesine oldukça uygun görünüyor. Müşteri verisinin dağıtılmış defter üzerinden saklanması ve bu verinin müşteri izni olduğunda akıllı kontratlarla ilgili parti ile paylaşılması blok zincir teknolojisi ile daha düşük maliyetli ve şeffaf bir şekilde yapılabilir. 

Açık bankacılık alanında Türkiye ve dünyada yeni oyuncular 

Dünyaya baktığımızda hem açık bankacılık altyapı sağlayıcılarının hem de son müşteriye yönelik değer önerileri sunan birçok açık bankacılık platformunun hızla geliştiğini görüyoruz. Örneğin, bankalara ve FinTech’lere 18 Avrupa pazarında açık bankacılık altyapı hizmetleri sunan İsveç merkezli Tink firması Visa tarafından 2 milyar dolar üzerinden bir değerleme ile satın alındı. Visa’nın dışında Mastercard ve farklı kurumların da açık bankacılık alanına önemli satın almalarla girdiklerini gözlemliyoruz. Bu sürecin bir sonucu olarak bu firmaların büyümek için doğal olarak Türkiye pazarı ile ilgilenmeleri şaşırtıcı olmaz. Potansiyel oyuncular pazara açık bankacılık altyapısı ve yeni nesil ödeme sistemleri gibi çeşitli değer önerileri ile gelerek Türkiye bankacılık sistemindeki rekabetin gelişimine katkıda bulunacaklardır. 

Başka bir açıdan baktığımızda ise ülkemizde de birçok yazılım kökenli firmanın bu alanda çalışmalar yaptığını görüyoruz. Özellikle, ticari işletme ve KOBİ’lere yönelik açık bankacılık temelli birçok finansal çözümün sunulmaya başlandığını görülüyor. Dünyadaki benzerleri gibi bu yeni firmaların da genişleme için Avrupa başta olmak üzere birçok ülkeyi değerlendirdiği ve uluslararası iş birlikleri geliştirdikleri görülüyor. Özetle, önümüzdeki yıllarda Türkiye pazarına yeni girişler görebileceğimiz gibi tersine Türkiye merkezli FinTech’lerin de yurtdışına açıldıklarına şahit olacağız.

PwC ve Strategy& Hakkında

PwC'de amacımız, toplumda güven oluşturmak ve önemli sorunlara çözüm üretmektir. Biz, danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri alanında kaliteli hizmet sunmaya odaklanmış, 152 ülkede 328.000’i aşkın çalışanın oluşturduğu bir topluluğuz. 1981’den bu yana Türkiye’de iş dünyasına hizmet sunan PwC olarak; İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir ve Eskişehir’deki yaklaşık 2.400 kişilik profesyonel kadromuz ile müşterilerimizin aradığı değeri yaratmak için çalışıyoruz. 

PwC'nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, dünyanın dört bir yanındaki Strategy& profesyonelleriyle dünyanın önde gelen kurumlarının birçoğunun en zorlu problemlerini çözmesine ve en büyük fırsatları yakalamasına yardımcı oluyor.